Category Archives: Iskender Pala

Âşık, her şeyden önce şairin ta kendisidir. Aşkında samimidir ve bu aşkın maddiyatla ilgisi yok gibidir. Gıdası üzüntüdür. Ömrü sevgiliden lütuf beklemekle geçer. Her anı sevgilinin hâli ile doludur. Sevgiliye ait küçük bir söz bile onu kendinden geçirtir. Canını sevgiliye … Okumaya devam et →

İnsanoğlu kendine çıkar sağlamak için başkalarının hakkını çiğneme günahıyla tarihin en eski zamanlarında tanışmıştır. Şimdilerde adına dalkavukluk dediğimiz bu mesleğe günümüzde ‘yalakalık’ deniyor. Yalaka, gök kubbenin gördüğü en eski zalimlikleri iş edinmiştir kendine. Bazen masum bir menfaat temini uğruna zavallı … Okumaya devam et →

”Tarihten bazı adamlar var. Onlar benim arkadaşım gibi. Hatta öyle düşünüyorum ki öldüğümde cennetin kapısında beni karşılamaya bir grup insan gelecek. Onlar Baki, Fuzuli, Nedim olacaklar.” Aşkı farklı suretler ile ifade eden, içine derin manalar katarak anlatan biri İskender Pala. … Okumaya devam et →

      Iskender Pala was born in Uşak in 1958. He finished the Faculty of Literature, Istanbul University in 1979. He received his PhD in Divan Literature in 1983. Became an associate professor in 1993 and a professor in 1998. … Okumaya devam et →

Bir alev halinde düştün elime Hani ey gözyaşım akmayacaktın? Orhan Seyfi Orhon Hani Refref Süvarisi’nin sözüdür: ‘‘Hiçbir damla yoktur ki o, Allah katında O’nun korkusuyla dökülen gözyaşı damlasından veya Allah yolunda akıtılan kan damlasından daha makbul olsun.’’             Gözyaşına ne … Okumaya devam et →

İskender Pala, yazdığı kitaplarla hayat-edebiyat ilişkisini somutlaştırmaya devam ediyor. Pala, son kitabı Dört Güzeller’de, daha çok ilim dünyasının kavramları olarak bilinen Anasır-ı Erbaa / Toprak, Su, Hava, Ateş’in kültür ve medeniyet boyutunu ortaya koyuyor. Okurlarına yine dört dörtlük bir edebiyat … Okumaya devam et →

İstanbul ve Aşk deyince belki insanın aklına ilk gelmesi gereken hususlardan bir tanesi mekanların insanlara olan hizmeti ve onlara sindirdiği güzellik duygusudur. Eğer bu mekanlar yaşadığınız yerler sizin içinize bir güzellik katıyorsa bu aşkın orada bir görüntüsüdür. Fatih’in İstanbul’u alırken … Okumaya devam et →

   Söylemeye gerek olduğunu sanmıyorum, çünkü bunu herkes bilir ki âşık ayrılığa düşünce inde yanan şeyin adı ateş olur. Aslında bu ateşin ilk kıvılcımı, sevgiliyi gördüğümüz ilk anda, onun ışığından sıçrayıp gözümüze, oradan da kalbimize girmiş, sonra da kalbimizi tutuşturmuştur. … Okumaya devam et →

        Uzun boylu, ay yüzlü bir kız vardı kasabanın birinde. Onun sevgisiyle herkes yolunu yitirmişti. İşi gücü dilberlikti, bez yıkarken saçlarını çözer, eteğini beline toplar âşıklarının gönüllerine ateş çalardı.         Kemale ermiş, yaşını başını almış bir adam da Âşık oldu ona ve … Okumaya devam et →