Beyitte açıklamamız gereken son kelime Leyla’dır. Leyla, “leyl” kelimesinden türemiştir ve leyl’ de “gece” demektir. Arabesk şarkıların “ya leyl, ya leyl…” diye uzayıp giden terennümleri hep o çöl gecelerinin ılık hüznünü içerdiği için liriktir. Leyla adı, genellikle kara gözlü, kara saçlı, kara kaşlı kız çocuklarına verilen bir addır. Mecnun’un Leyla’sı da böyle bir kız imiş; hatta bunlara ek olarak onun bahtı da kara çıkmıştır. Gece karanlığı ile Leyla arasındaki bu bütünlük, aşıkın bütün gecelerini aydınlatan bir nur olur ve hayallerinin kırkıncı kapısından girdikten sonra zifiri karanlıklar aşk ile nurlanır. Böylece şairin “…gece Leyla’da akşamlar” ifadesi bir kez daha güzelleşir ve her üçü de karanlıkla ilgili olan bu kelimeler (gece, Leyla, akşam) aşıkın kararan alın yazısını, kara bahtını ve işinin zor olduğunu temsil eder. İşte bu yüzdendir ki şair beytine ikinci bir anlam yükleyerek gözümüzün önündeki perdeyi kaldırır ve aşıka bit öğütte bulunur. Biz de onun öğüdüne uyarak beyitteki “uzakdur (uzaktır)” kelimesinin başına bir virgül koyarak “uzak dur” şeklinde okuyalım.
Sakın sen kuy-ı canandan ,uzak dur.
Sanma ey Mecnun
Seher yola giren aşık gece Leyla’da akşamlar
Şimdi beyitin anlamı şöyle oluyor:
Ey Mecnun!
Aman ha, sevgilinin mahallesinden sakın ve oradan uzak dur(gönlünü oraya kaptırma)!.. Seher vakti yola giren her aşıkın gece hemen Leyla’ya kavuşacağını sanma. (O mahalleye erişmek,öyle kolay işlerden değildir;insanın dünyasını karartır).
Şair haklı mı ; ne dersiniz?!..
İskender Pala
evet hicarnın biteceğini vuslatın gerçekleşeğini beklediğmiz halde çoğu kere bir türlü
olmuyor bu vuslat hep bekleriz
bir gün kavuşuruz diye